27 Temmuz 2015 Pazartesi

Karamanlı Nevzat - Kemalist Barış Türküsü

‘Savaş bir cinayettir’ zorunlu olmadıkça,
Vatana göz dikene kalkar bizim kolumuz.
Mustafa Kemal gibi çok mecbur kalmadıkça,
Silaha sarılmayız, barış bizim yolumuz.

‘Yurtta sulh, cihanda sulh’, budur temel ilkemiz,
Yeter ki saldırıya uğramasın ülkemiz.
Düşmanlık yoktur bizde, beyin, yürek tertemiz,
Kanı kanla yıkamaz, yara sarar elimiz.

Atatürk izindeyiz, ne dinciyiz, ne kinci,
‘Tek Adam’a inandık, yoktur bizde ikinci.
Ulusal Andımızda anlam bulan bilinci,
Coşkuyla haykırırız, türkü söyler dilimiz.

Tanrı yüreğimize korku, yılgı koymaz hiç,
Yönümüz uygarlıktır, doğrultumuz kaymaz hiç.
Özgürlük karakterdir, biat bize uymaz hiç,
Güçlüye kul olmayız, yoktur bizim kulumuz.

Nevzatlar umut dolu, Kemaller üzülmesin,
Halkımız birlik olsun, hileyle çözülmesin.
Herkes özgür yaşasın, hiç kimse ezilmesin,
Kökümüz kurumasın, kırılmasın dalımız.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat

10 Temmuz 2015 Cuma

Eğer vatanı kurtarmayacaksanız, örtülerimizi siz örtünün!


Sultanahmet Mitingi 23 Mayıs 1919'da çoğu kadınlardan oluşan 150-200 bin kişinin katılımıyla, İzmir'in işgalini kınamak ve direnişi yaymak için yapıldı. Aşağıda okuyacağınız satırlar Kemal Tahir'in Esir Şehrin İnsanları'ndan alıntıdır. Miting sonrası evli bir çift arasında geçen diyaloğun, erkek tarafından bir arkadaşına aktarılmasıdır.

"... Karıda bir surat. Başını bir tülbentle sarmış. Bu tülbentle baş sarmak son çaresidir. Ya, düşüp hasta olacak, ya da kükreyip dağlara çıkacak. Yemeği konuşmadan yedik. Kahveyi getirdi. “Kahvede içerdim!” dedim.
Karşılık vermedi. Kapının yanına çömeldi. Bu da iyi belirti sayılmaz. O kadar üşeniyordum ki, bütün huysuzluğuma rağmen, haklı, haksız, hiçbir konuda çekişecek gücüm yok.
Kahveyi bitirip kalktım. Yavaşça sordu:
- Nereye, Efendi?
- Kahveye.
- Biraz dinler misin beni sen bakayım!
- Ne var?
- Ben bugün Sultanahmet'e gittim.
- İyi.
- Oraya binlerce kadın toplandı. Nutuk söylediler.
- Ne nutku?
- Nutuk... Biz hepimiz ağlaştık! Akıllı kadınlar, kara bayraklar yapmışlar. Erkeklere “Eğer vatanı kurtarmayacaksanız, örtülerimizi siz örtünün!” diye bağırdılar. Biz ağlaştık. Sade biz değil, aramıza bir de Fransız bahriyelisi karışmıştı. Halimizi görünce gâvur askeri de ağladı. “Dilimizi anlamayan gâvur askeri imana gelirse...” dedim can başımdan sıçradı.
- Peki!
- Bir de “Peki!” diyor, Müslümanlar! Dönüşte Nuri Usta'ya uğradım “Ne olacak!” diye sordum. Anadolu'da dövüşüyorlarmış. Burada, harıl harıl hazırlık varmış. Sırası gelince sana da açılacaklarmış... Sana ne zaman sıra gelecek? Şimdiye kadar bize niye sıra gelmedi bakalım? Gâvur askeri ağlayana kadar... O kadınlar, o kara bayrakları yapıp sokağa çıkana kadar... Söylesene efendi?

Fatma bunları pek yavaş söylediği halde, ben nedense “Bağırma yahu!” demişim. Sonra yalandan çıkıştım:
- Sen öyle nutka falan kulak asma! Hem senin bu işlere aklın ermez...
- Aklım ermez mi? Ne demek! Hemen şimdi Nuri Usta'yı bulacaksın... Şimdi.
- Ne olacak?
- Hazırlık varmış. Hazırlığa karışacaksın... Karışmadın mı, bak sonu fena olur.
- Nasıl fena?
- Artık bilmem... Seni yorgun sayıyorlar. Cephelerde dolanmış da yorulmuşsun. Sen cephelerde yoruldunsa, ben yorulmadım.
- Yani, bu sefer de sen mi gideceksin hatun?
Güler gülmez hata ettiğimi anladım. Fatma ömründe hiçbir gün olmadığı kadar ciddiydi. Kadir'i doğururken bile olmadığı kadar... Yüzüme bir an nasıl baktı? İşte o öfkeli dişi hayvan bakışını asla unutamam. O bakış, içimde çoktan beri uyuyan dövüşçü erkek ruhunu yakasından tutup sarstı. Budala dalgınlıktan ayıldım. Merakla, hatta biraz iğrenerek yüzüme bakıyor, karşılık bekliyordu.

Koşup kucakladım. Bir ağlama tutturdu. Boğulacak... Bir taraftan da: “Git... Hadi... Nuri Usta'ya! Çabuk... Bu geceden tezi yok...” diyordu.

İşte, harp ederken sırtımı dayandığım aşılmaz dağ, demin gördüğünüz o küçücük kadındır. Kadir'in annesi...

-Kadın falan değilmiş kardeşim, adeta bir “millet”miş. ..."

Şimdi şu satırları okuyunca aklıma ilk olarak, birbirini anlayamayan insanlarımız, uzlaşamayan siyasi partilerin tabanlarını oluşturan yurttaşlarımız geliyor. Hadi bizden gözüküp bizi birbirimize düşürenler, bir taraftan vatan, millet, iman edebiyatı yaparken, diğer yandan “Şehitlikler temsili, Kurtuluş Savaşında ölen olmadı” diyebilenler, İngiliz'le baş edilemez diyen, vatanı kurtarmak için parmağını kıpırdatmayan Padişah'ı hasretle anıp kadınlarımızın ayağa kaldırdığı milleti zafere taşıyan Atatürk'ü soyadıyla anamayan zavallı muktedirler, öte yandan tarihin ilk Kürt devletini kurmak için haysiyetli yol aramak yerine, Atatürk İngilizler'in adamıydı yalanlarını uydurma gülünçlüğüne düşenlere gülüp geçelim de, bunların uydurmalarına inanıp da birbirine küsen, kutuplaşan, millet olma özelliğini günden güne yitiren insanlarımıza nasıl üzülmeyelim.

Ben herkes Kemalist olsun demiyorum, ortak tarihte yalan varsa, bunu bulup çıkarmak ve anlatmak her namuslu yurttaşın görevidir. Ancak ortak tarihi, yalanlarla ve tabii ki bilinçli unutturmalarla dolu bir alternatif tarih projesiyle yok etme çabası iyi niyetli olmamanın ötesinde Türk Milleti'ni yıkma çabasıdır.

İsteyen istediği siyasi görüşü savunsun, ancak yalanlarla ortak değerlerimizi çarpıtmasın, yok etmeye çalışmasın.

Barış Özel
10 Temmuz 2015

22 Haziran 2015 Pazartesi

Karamanlı Nevzat - Kadına Saldıran Utanmazlara…

İnsanlar eşittir, ortaktır haklar,
Kadını geriye koyan utansın.
Erkeği, kadına saygısı aklar,
Kadını kölesi sayan utansın.

Kahkaha atarsa kadın suçlanır,
Erkek müsveddesi hafiflik sanır.
Hödükler, insanı giysiyle tanır,
‘Kadın eksik etek’ diyen utansın.

Kadın suçlu, takı takıyor diye,
Dövülür etrafa bakıyor diye.
Yargıda kravat takıyor diye,
Erkeğe merhamet duyan utansın.

Erdemi uçkura bağlayan yırtık,
Ere hovarda der, kadına sürtük.
Namus tellalları susmalı artık,
Kadının sırrını yayan utansın.

Hayat bir yuvadır aşkla girilen,
Sevgidir, saygıdır gözle görülen.
Evlilik bir sözdür eşe verilen,
Verdiği sözlerden cayan utansın.

Kadına aittir ruhu ve teni,
Öldürmek mi lazım sevmezse seni?
Toplumca dışlansın, suçlansın cani,
Kadının canına kıyan utansın.

Erkek bozuntusu her haltı yiyip,
Kadın özgür ise sayıyor ayıp;
Ahlâktır, şereftir, namustur deyip,
Alçak zeminlere kayan utansın.

Kadını kalbiyle sevmekten aciz,
Tutuyor çocuğu ediyor taciz.
Bunların vicdanı edilmiş haciz,
İcranın içini oyan utansın.

‘Doğru benim’ diyor, her kimi ansan,
Mal olup çıkıyor, adamdır sansan.
Bilinsin yaratık, tanınsın insan,
İnsanlık maskesi giyen utansın.

Nevzat söylemesin geri kalanı,
Kadın açıklasın büyük yalanı;
Deşifre etsinler hakkı çalanı,
Hukuk devletini soyan utansın.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat

19 Haziran 2015 Cuma

Karamanlı Nevzat - 'Halkın Tokadı' Üzerine...

Benim halkım atar oyu, tokadı,
Yoksulluğu üzerinden atamaz.
Tarla, tapan tüketir de takadı,
Ürününü değerinde satamaz.

Razı olur iki torba kömüre,
Eyvallah der şeyhten gelen emire.
Sırtı alışıktır kuru demire,
Rahat rahat döşeklerde yatamaz.

Meydanlarda azarlanır aldırmaz,
Kardeş desen tatlı sözü kaldırmaz.
Ne tuhaftır, saldırana saldırmaz,
Ezenlere tek söz edip çatamaz.

İşsiz kalır sadakaya raz’olur,
Çalış dersen gurur yapar bozulur.
Siyasette soyanlara koz olur,
Yandaşının ellerini tutamaz.

Karar için bilgi ile donanmaz,
Özgürlüğü vadedene inanmaz.
Terörü, faşizmi tehlike sanmaz,
Tatlı dili, güler yüzü itemez.

Gerçeği görürse üstünden aşar,
Halk dalkavuğuna hep gönlü düşer.
Verdiği karara kendisi şaşar,
Şaşkınlıktan azı çoğa katamaz.

Halkımın inancı en önde gelir,
Hocadan, dededen icazet alır.
Her zaman doğruyu kendisi bilir,
Lakin aklı başkasına satamaz.

Takım tutar gibi, parti tutar o,
Kefen giyip musallaya yatar o,
Liderleri uçurmaya yeter o,
İçin için yanar ama tütemez.

Emeği çalanı başa getirir,
Fırsat bulsa kendisi de götürür.
Kazanımı lotaryada yitirir,
Her seçimde kumar oynar, ütemez.

Şimdi halkım medyamızın gözdesi,
Oy verdi, yükseldi bilinç yüzdesi.
Kuru cahil, demokrasi öznesi,
Yalnız bunu Nevzat bile yutamaz.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat

9 Haziran 2015 Salı

Karamanlı Nevzat - Dincilerin Şifreleri

Cemaat olmuşlar kapalı kutu,
Müride kapıyı aralıyorlar.
Sorgulayan insan bunlarca kötü,
Saldırarak hemen paralıyorlar.

Atatürk’ten, çağdaşlıktan bizarlar,
Bunların eseri ‘Kanlı Pazar’lar.
Saza, söze, özgürlüğe kızarlar,
Madımaklarda çıralıyorlar.*

Kadın, bunlar için bir eksik etek,
İtaat etmezse hakkıdır kötek.
Erkeğin hakkında genişler tek tek,
Kadın isteyince daralıyorlar.

Sözde demokratlar, özde diktatör,
Adam kandırmada hepsi bir aktör.
Çocukları fabrikatör, armatör,
Engin denizlerde foralıyorlar*.

Biat edenlere avanta verip,
Gönlü yapıyorlar vaatler serip.
Yalakayı övüp, çok makbul görüp,
Yiğidi yürekten yaralıyorlar.

Kentte parsel parsel arsa kapatıp,
Plan bozuyorlar yalanlar atıp.
Rantı ayarlayıp camiler yapıp,
Altını üstünü kiralıyorlar.

Haramla beslenen dindar oluyor,
Kendini Cennet’e layık buluyor.
Zalim fetva ile sevap alıyor,
Mazluma günahı sıralıyorlar.

Halkı yoksulluğa tutsak ederek,
Diyorlar ki, ‘sana sadaka gerek’.
Torpille, rüşvetle hacca giderek,
Millet kesesinden turalıyorlar.

İnsan ayırırlar inanca bakıp,
Mezhebi, kökeni ederler takip.
Rakibi aç, zelil, susuz bırakıp,
Yandaşı bir güzel pereliyorlar.

Emperyal ‘gâvur’la iyi refikler,
Müslüman içinde yapar tefrikler.
Allah’la aldatan bu münafıklar,
Müminin aklını pireliyorlar*.

Paraya tutsaklar, ak geçinirler,
Saraya tutsaklar, ak geçinirler,
Karaya tutsaklar, ak geçinirler,
Alnı ak olanı karalıyorlar.

Biliriz, paraya taptıklarını,
Çıkar için yoldan saptıklarını.
Yalanla gizlerler yaptıklarını,
Gerçek kapısını koralıyorlar*.

Kimi kalem bunlar için yazıyor,
Yalanları sözcüklerden sızıyor.
Biz yazınca trolleri azıyor,
Nevzat’ın sözünü tireliyorlar.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat

* Pirelemek: Suda pürüz, kabarcık
 oluşturmak.
* Koralamak: Kilitlemek.
*Foralamak: Yelken açarak gitmek.
* Çıralamak: Tutuşturmak, yakmak.
* Perelemek: Sulamak, suya doyurmak.
Not: Konunun özelliği nedeniyle
arı Türkçe kullanamadığım için özür dilerim.

1 Haziran 2015 Pazartesi

Karamanlı Nevzat - Nelere Güldük

Gündemi sardıkça saçmalık her gün,
Zırvada kendini aşana güldük.
Yalanlar taç oldu, gerçekler sürgün,
Doğrunun peşinden koşana güldük.

Demokrat, işçiden hakkı sakındı,
‘Ayaklar baş oldu’ diye yakındı;
Kimi şaşkın şaşkın ona bakındı,
Olan bitenlere şaşana güldük.

Mankenin oyuyla çobanın oyu,
Ölçüldü gördük ki, farklıydı boyu?
Cahili yutmuştu kazdığı kuyu,
İtene kızmadık, düşene güldük.

Yağ yakılan hemen kibirlenmişti,
‘Ben oldum’ diyerek böbürlenmişti.
Aptal muhterisi, hırsı yenmişti,
Köpürüp köpürüp taşana güldük.

Futbol doldu ‘Kutlu doğum haftası’,
Dindarlık olmuştu hortum yaftası?
Hocaya gönderdi futbolcu pası?
Sahadan gaz alıp şişene güldük.

Adam sayılmıştı fodulu, keli,
Özgürlük isteyen fermanlı deli.
Kibiri boğmuştu direncin seli,
Ulusun sabrını deşene güldük.

Yurda nazar değdi, ortalık tufan,
Artistler konuştu, karıştı kafan.
Birbirine düşman ilimle, irfan,
Bilimi tırnakla eşene güldük.

Ekmek alanlardan belge istendi,
Sonra özgürlük var ülkede dendi.
Beyaz çay içildi, bıldırcın yendi,
Zengin mutfağında pişene güldük.

Erkekten erkeğe aşk ilanı var,
Aşığın acaba ne planı var?
Danışman silahı çift olanı var,
Yiğitçe yaşanan hoş ana güldük.

Milyonluk Mercedes çerez parası,
Sırat Köprüsü’nde bir diş kirası.
Görmezin dik geldi yazı turası,
Görenin şansına boşuna güldük.

Nevzat işte budur ülkenin hali,
Kömür dağıtıyor kaymakam, vali.
Boşa yorulmasın sazının teli,
Kendi çalıp kendi coşana güldük.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Karamanlı Nevzat - Onlar Konuşur, Biz Yaparız

Gemiler, gemicikler dizdik kaç tanesini,
Yaptığımız sarayın bilmezler hanesini.
Zenginin malı yorar züğürdün çenesini;
Usulüne uygunca o çeneyi kaparız,
Onlar boşa konuşur, biz mükemmel yaparız.

Ey! Dil hovardaları, adam olmaz sizlerden,
Eğer niyet yapmaksa, yardım alın bizlerden.
Budur bizim işimiz, sorun siz kerizlerden;
Havuzda yakalarsak anasını öperiz,
Onlar boşa konuşur, biz mükemmel yaparız.

Kasayı, kutuları dolduran kolu bulduk.
Elbise ısmarladık, cepleri dolu bulduk
‘Yolsuzluk var’ dediniz, yine biz yolu bulduk,
Paralelden ayrılıp, başka yola saparız,
Onlar boşa konuşur, biz mükemmel yaparız.

Üstünde kir olanı yuyup* aklamadık mı?
Bize kirli diyeni bulup haklamadık mı?
Darbecinin inini girip yoklamadık mı?
Beraber yürüyoruz, bizler bize siperiz,
Onlar boşa konuşur, biz mükemmel yaparız.

Elimizde Kur’an’la yüzlerimiz nurlandı,
Sorun sıfırlanmadı, paralar sıfırlandı.
Durum icap ettirdi komşulara hırlandı*
Büyük abi isterse dostlardan da koparız,
Onlar boşa konuşur, biz mükemmel yaparız.

İşçiye TOMA’larla hakkı verilmedi mi?
Söz dinlemez memurlar haklı sürülmedi mi?
Tekere taş koyanla hesap görülmedi mi?
Pişmiş aşa su katan, kim olursa teperiz,
Onlar boşa konuşur, biz mükemmel yaparız.

Şeyhimizi uçurduk, badireden* geçirdik,
Altın kaplı bardaktan abıhayat* içirdik.
Uhrevi mekanlara iman ile göçürdük;
Nevzat Hak’ka tapıyor, biz lidere taparız,
Onlar boşa konuşur, biz mükemmel yaparız.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat
* Yuyup: Yıkayıp.
* Hırlamak: Kızmak, ters konuşmak.
* Badire: Birdenbire ortaya çıkan tehlikeli durum.
* Abıhayat: Ölümsüzlük suyu, bengi su dirim suyu.