13 Aralık 2010 Pazartesi

Karamanlı Nevzat - Gençlere serzeniş

İleri demokrasi yaramadı gençlere,
Anayasa değişti gitti emek boş yere.
Azarladık olmadı, tehdit ettik kaç kere,
Bilmiyorlar devletin fiyakası bozulmaz,
Bu gençlerin içinde şemsiyesiz gezilmez.

İşçileri coplatıp seslerini kesmiştik,
Memuru soruşturup ateşini kısmıştık.
Askeri titretmiştik, kışlalarda esmiştik,
Neden gençler pısmıyor, bir bilmece çözülmez,
Bu gençlerin içinde şemsiyesiz gezilmez.

Rektörler bizden dedik, okullara yöneldik,
Lâkin kaldık kapıda saatlerce dineldik.
Üçbeş çocuk yüzünden iktidarda bunaldık,
Belli çılgın Türk bunlar, dövülsede ezilmez,
Bu gençlerin içinde şemsiyesiz gezilmez.

Herhalde Ergenekon yumurta üretiyor,
Yumurtayı kapanlar devlete diretiyor.
Bu eylem nerden çıktı, geçmişi aratıyor,
Kurşun yağsa razıyız, karizmamız çizilmez,
Bu gençlerin içinde şemsiyesiz gezilmez.

Cemaât yurtlarında yan gelipte yatsana,
Yumurtanın yerine bize çiçek atsana.
Bizim çocuklar gibi malına mal katsana,
Beyinsiz olanlara devlet baba üzülmez,
Bu gençlerin içinde şemsiyesiz gezilmez.

Herşey güzel pişerken su kattı aşımıza,
Yüce dağlar gibiydik kar yağdı başımıza.
Kim sardı bu gençleri aniden dışımıza?
Neler yapacakları, neden önce sezilmez?
Bu gençlerin içinde şemsiyesiz gezilmez.

Aslında bizden yana olmaları beklenir,
Çıkar hanelerine neler neler eklenir.
Neden gençler bizlere asi olur diklenir?
Neden bizi görünce tespih gibi dizilmez?
Bu gençlerin içinde şemsiyesiz gezilmez.

Nerde yanlış yaptık biz, yolumuz açılmıyor?
Gençlere sevgi ile kolumuz açılmıyor?
Kulağımız kapalı, dilimiz açılmıyor,
Nevzat bilir gençleri, ağızları büzülmez,
Bu gençlerin içinde şemsiyesiz gezilmez.

Halk Ozanı Karmanlı Nevzat

29 Eylül 2010 Çarşamba

Karamanlı Nevzat - Hırsızlığa taşlama

Hırsızlığa taşlama

Babamın oğlu olsa acımam hırsızlara,
Günde üç kez taşlarım bıktırırım inanın.
Lãkin gücüm yetmiyor şu dinci arsızlara,
Belki bir kez 'La havle' çektiririm inanın.

Din imanla soyanla başetmek kolay değil,
Hırsızlık organize, basit bir olay değil.
Şaka değil dediğim; polemik, alay değil,
Hırsız diye bağırsam baktırırım inanın.

Doğrunun yardımcısı Tanrı'dır, inanırım,
Haktan yana olanı bakışından tanırım.
Şeytan destek oluyor hırsızlara sanırım,
Pabucu ters giyerse sektiririm inanın.

Çalanın adı meşhur, makamı üstlerdeyse,
Madalyalı kahraman yapıyorlar nerdeyse.
Soyguncuya şan, şöhret örtücü bir perdeyse,
Tavana asılsa da söktürürüm inanın.

Malını fahiş kãrla satanlar utanmıyor,
Aşına haram lokma katanlar utanmıyor.
Deveyi hamuduyla yutanlar utanmıyor,
Utansa midesine çöktürürüm inanın.

Hırsız zırha bürünmüş, ne olur ki taşlasak?
Ne olur ki sözlerle, bir güzelce haşlasak?
Adalet denizinde yüzmeye bir başlasak,
Gemiyi, gemiciği yaktırırım inanın.

Bu düzen değişecek, hırsızlar bilinirse,
Birlikte üretilen tam hakça bölünürse.
Buraya yazıyorum, o güne gelinirse,
İnsanlığa övgüler döktürürüm inanın.

Karamanlı Nevzat'tır bilinen adım benim,
Halka düzgün ders veren emekli öğretmenim.
Emek yüce değerdir, emekçiysen sendenim,
Çalanı her sınavda çaktırırım inanın.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat

19 Ağustos 2010 Perşembe

Referandumun Gizli Maddeleri

12 Eylül referandumunda oylanacak olan Anayasa maddelerinden bazıları üzerindeki yorumlarımı aşağıda paylaşıyorum. Birçok nokta aşağıya almadığım Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ye yandaş üye atanmasının önünü açan kilit değişiklikle anlam buluyor. Yani yargıyı değişiklik sonrası kendilerinden gördükleri için yetki dağılımını da ona göre yapmışlar.

Baykal'ın bu konuda "İkisi hariç diğer maddelere biz de evet diyoruz" sözü yanıltıcı oldu. Anlayacaksınız ki Baykal bu sözü, maddeleri okumadan söylemiş.

Bu maddeler gerçekten ilginç, muhalefetin üzerine düşmesi, anlatması gereken maddeler. Adeta referandumun gizli maddeleri.

"Aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunabilecek."
Sarı, yandaş sendikalardaki üyeleri kullanarak, sararmamış sendikaları da sarartma çalışmasının önünü açacağı konuşuluyor. Sendikalar güçlü olsun diye konulmuş bir kural kaldırılıyor.

"Memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı tanınacak. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde, taraflar Kamu Görevlileri Kuruluna başvurabilecek. Kurul kararları, kesin ve toplu sözleşme hükmünde olacak. Toplu sözleşme emeklilere de yansıtılacak."
Memura toplu sözleşme sırasında kullanabileceği hiçbir koz verilmiyor. Grev hakkı olmadığı gibi Kamu Görevlileri Kurulu'nun sözü Allah sözü gibi, hiçbir mahkemeye vs. itiraz hakkı yok.

"Greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan iş yerinde neden oldukları maddi zarardan sendika sorumlu tutulamayacak."
Grev zararlarını işveren artık sendikadan değil işçiden talep edecek. İşçi birliğine yani sendikaya büyük bir darbe. Kim dev bir sanayi şirketinde greve cesaret edebilir ya bir günlük zarar işçilerden istenirse. Bu açık bir grev engelleme maddesidir.

"Yüksek Askeri Şuranın (YAŞ) terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç, her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açılacak."
Eğer bir dinci askeriyeden atılırsa, yandaşlaşmış yargı onu geri döndürecek. Geri devrim yolunda önemli bir ayrıntı.

"İdari yargı, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacak, ”yerindelik denetimi” yapılamayacak."
Danıştay, HES'i, mayınlı arazinin İsrail şirketine satılmasını, peşkeşleri iptal edemesin. Denetimsiz demokrasi faşizmdir.

"Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar, her durumda adliye mahkemelerinde görülecek."
Ordu içinde büyük bir ayaklanma çıksa, askeri mahkeme değil, sivil yani yandaşlaşmış mahkemede görülecek davası. Kalkışma provalarına güvence.

"Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanacak. Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilecek. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucu verdiği kararlar kesin olacak."
Biat etmeyen yüksek komutanları yargılamak için yer beğenilmiş.

Son olarak hukukçular, yeni düzenlemeyle bir yargı mensubu için Adalet Bakanı'nın soruşturma izni vermemesinin Danıştay'a götürülmesine son verildiğini söylüyorlar. Yani halkın elindeki, hakkını Danıştay'da arama hakkı elinden alınıyor.

Mührü bas hayıra, ülken çıksın hayıra.
Oyunu ver evete, muhtaç kal bir kilo ete.
Vereceğin her evet, olası bir felaket.
Sen yandaşları kayır, bizim oyumuz hayır.

Karıştırma soyumu, say şu hayır oyumu.
Atılan her evet, diktaya evet, faşizme davet.

Halkoyunda atarsanız evet, afetmez sizi millet.
Seçersen sen eveti, çok üzersin milleti.
Oyun evetse eğer, tatili uzatmaya değer.
Herşeye evet diyen, kullanılmaktan kurtulamaz.


yargı köleleşiyor
yoramazsın hayıra
istiyorsan adalet
vur mühürü hayıra


--
Barış Özel

Yağma Sofrası(Hanı Yağma)

95. ölüm yıldönümünde, büyük yurt ve devrim ozanı Tevfik Fikret'in unutulmaz şiirini eski ve yeni Türkçe olarak yayımlıyorum.


Han-ı Yağma


Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtiıamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

.

Tevfik Fikret



Yağma Sofrası


Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı

Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır

Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!

Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;

Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?

Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!

Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…

Yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin…

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:

Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,

Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;

Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,

Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,

Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.

Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,

Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,

Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,

Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!

Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!

Bugünkü mideler sağlam, bugünkü çorbalar sıcak;

Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;

Doyuncaya,tıksırıncaya,çatlayıncaya kadar yiyin!


Tevfik Fikret

Günümüz Türkçesi: Ceyhun Atuf Kansu

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Karamanlı Nevzat - Kimlere, neden HAYIR demeli

ne demişti, unutma belle,
Kimler iteledi köylüyü elle.
Eşkiyaya 'sayın', şehide 'kelle'
'Ananı da al git' diyene hayır.

Kim neyi saklıyor ortamı gerip,
Kim neden kaçıyor meclise girip?
Dokunulmazlıklar için söz verip,
Sonra da sözünden cayana hayır.

Kimler aldatıyor palavra atıp?
Kimler kazanıyor yan gelip yatıp?
Limanı, madeni, Tekel'i satıp,
İşçiye, memura kıyana hayır.

Cumhuriyet, hakkı taşıyan direk;
Demokrasi için laiklik gerek.
Milleti ümmete dönüştürerek,
Devletin altını oyana hayır.

Vatanı, milleti ortadan yarıp,
Mağdur görünürler sizlere varıp.
Deniz fenerini sislere karıp,
Yargının önünden tüyene hayır.

Hayırlara araç Nevzat'ın sözü,
Halk için çalışır kulağı, gözü.
Gösterin şunlara yokuşu, düzü,
Milletin sırtında kayana hayır.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat