19 Ağustos 2010 Perşembe

Referandumun Gizli Maddeleri

12 Eylül referandumunda oylanacak olan Anayasa maddelerinden bazıları üzerindeki yorumlarımı aşağıda paylaşıyorum. Birçok nokta aşağıya almadığım Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ye yandaş üye atanmasının önünü açan kilit değişiklikle anlam buluyor. Yani yargıyı değişiklik sonrası kendilerinden gördükleri için yetki dağılımını da ona göre yapmışlar.

Baykal'ın bu konuda "İkisi hariç diğer maddelere biz de evet diyoruz" sözü yanıltıcı oldu. Anlayacaksınız ki Baykal bu sözü, maddeleri okumadan söylemiş.

Bu maddeler gerçekten ilginç, muhalefetin üzerine düşmesi, anlatması gereken maddeler. Adeta referandumun gizli maddeleri.

"Aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunabilecek."
Sarı, yandaş sendikalardaki üyeleri kullanarak, sararmamış sendikaları da sarartma çalışmasının önünü açacağı konuşuluyor. Sendikalar güçlü olsun diye konulmuş bir kural kaldırılıyor.

"Memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı tanınacak. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde, taraflar Kamu Görevlileri Kuruluna başvurabilecek. Kurul kararları, kesin ve toplu sözleşme hükmünde olacak. Toplu sözleşme emeklilere de yansıtılacak."
Memura toplu sözleşme sırasında kullanabileceği hiçbir koz verilmiyor. Grev hakkı olmadığı gibi Kamu Görevlileri Kurulu'nun sözü Allah sözü gibi, hiçbir mahkemeye vs. itiraz hakkı yok.

"Greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan iş yerinde neden oldukları maddi zarardan sendika sorumlu tutulamayacak."
Grev zararlarını işveren artık sendikadan değil işçiden talep edecek. İşçi birliğine yani sendikaya büyük bir darbe. Kim dev bir sanayi şirketinde greve cesaret edebilir ya bir günlük zarar işçilerden istenirse. Bu açık bir grev engelleme maddesidir.

"Yüksek Askeri Şuranın (YAŞ) terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç, her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açılacak."
Eğer bir dinci askeriyeden atılırsa, yandaşlaşmış yargı onu geri döndürecek. Geri devrim yolunda önemli bir ayrıntı.

"İdari yargı, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacak, ”yerindelik denetimi” yapılamayacak."
Danıştay, HES'i, mayınlı arazinin İsrail şirketine satılmasını, peşkeşleri iptal edemesin. Denetimsiz demokrasi faşizmdir.

"Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar, her durumda adliye mahkemelerinde görülecek."
Ordu içinde büyük bir ayaklanma çıksa, askeri mahkeme değil, sivil yani yandaşlaşmış mahkemede görülecek davası. Kalkışma provalarına güvence.

"Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanacak. Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilecek. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucu verdiği kararlar kesin olacak."
Biat etmeyen yüksek komutanları yargılamak için yer beğenilmiş.

Son olarak hukukçular, yeni düzenlemeyle bir yargı mensubu için Adalet Bakanı'nın soruşturma izni vermemesinin Danıştay'a götürülmesine son verildiğini söylüyorlar. Yani halkın elindeki, hakkını Danıştay'da arama hakkı elinden alınıyor.

Mührü bas hayıra, ülken çıksın hayıra.
Oyunu ver evete, muhtaç kal bir kilo ete.
Vereceğin her evet, olası bir felaket.
Sen yandaşları kayır, bizim oyumuz hayır.

Karıştırma soyumu, say şu hayır oyumu.
Atılan her evet, diktaya evet, faşizme davet.

Halkoyunda atarsanız evet, afetmez sizi millet.
Seçersen sen eveti, çok üzersin milleti.
Oyun evetse eğer, tatili uzatmaya değer.
Herşeye evet diyen, kullanılmaktan kurtulamaz.


yargı köleleşiyor
yoramazsın hayıra
istiyorsan adalet
vur mühürü hayıra


--
Barış Özel

Yağma Sofrası(Hanı Yağma)

95. ölüm yıldönümünde, büyük yurt ve devrim ozanı Tevfik Fikret'in unutulmaz şiirini eski ve yeni Türkçe olarak yayımlıyorum.


Han-ı Yağma


Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtiıamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

.

Tevfik Fikret



Yağma Sofrası


Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı

Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır

Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!

Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;

Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?

Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!

Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…

Yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin…

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:

Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,

Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;

Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,

Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,

Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.

Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,

Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,

Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,

Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!

Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!

Bugünkü mideler sağlam, bugünkü çorbalar sıcak;

Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;

Doyuncaya,tıksırıncaya,çatlayıncaya kadar yiyin!


Tevfik Fikret

Günümüz Türkçesi: Ceyhun Atuf Kansu

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Karamanlı Nevzat - Kimlere, neden HAYIR demeli

ne demişti, unutma belle,
Kimler iteledi köylüyü elle.
Eşkiyaya 'sayın', şehide 'kelle'
'Ananı da al git' diyene hayır.

Kim neyi saklıyor ortamı gerip,
Kim neden kaçıyor meclise girip?
Dokunulmazlıklar için söz verip,
Sonra da sözünden cayana hayır.

Kimler aldatıyor palavra atıp?
Kimler kazanıyor yan gelip yatıp?
Limanı, madeni, Tekel'i satıp,
İşçiye, memura kıyana hayır.

Cumhuriyet, hakkı taşıyan direk;
Demokrasi için laiklik gerek.
Milleti ümmete dönüştürerek,
Devletin altını oyana hayır.

Vatanı, milleti ortadan yarıp,
Mağdur görünürler sizlere varıp.
Deniz fenerini sislere karıp,
Yargının önünden tüyene hayır.

Hayırlara araç Nevzat'ın sözü,
Halk için çalışır kulağı, gözü.
Gösterin şunlara yokuşu, düzü,
Milletin sırtında kayana hayır.

Halk Ozanı Karamanlı Nevzat